SÖZLER

26 Ağustos 2012 Pazar

ÇABA...

KELEBEĞİN UÇUŞU
Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenarına oturduğu
otlardan birinin dalında, küçük bir kozanın varlığını fark etti.
Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi. Adam, bunun bir kelebek kozası
olduğunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat kolay ele geçmez
diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara
şahit olmak istedi.
Dakikalar dakikaları kovaladı, saatler geçmeye başladı, ama
henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmadı.
Sanki, kelebek dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmiş
gibi geldi adama. Kelebeğin elinden gelen her şeyi yaptığını
ama kozadan dışarı çıkmayı başaramadığını düşündü. Bu yüzden,
kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi. Cebindeki küçük çakıyı
çıkarıp, kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı.
Böylece, bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi.
Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu.
Adam kozadan çıkmış kelebeği izlemeye devam etti. Çünkü
kelebeğin kanatlarının az sonra açılıp genişleyeceğini, böylece
narin bedenini havada taşıyabileceğini umuyordu.
Ama bunlardan hiçbiri olmadı. Kelebek, hayatının geri kalanını
kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek
geçirdi. Ne kadar çabalarsa çabalasın, asla açılamadı.
Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı
şey şuydu: Kozanın kısıtlayacağı ve buna karşılık kelebeğin
daracık bir delikten dışarı çıkmak için göstermesi gereken
çaba, kelebeğin uçuşu için lazım olan şeylerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder